25 Temmuz 2013 Perşembe

taslaklardan çıkan yazı =)


Uzun bir aradan sonra bir blog yazısına benzer birşeyler karalamalısın dedi içimdeki tubişin blogunu okuyan ses. Bir nevi seyahatnağme olan bloguma elimi bile sürememiş olmam hiç gezmediğim manasına gelmesin amaaann nerelere gittim nerelere...
Meşhur CRM"ci" Sacide Hanım olarak dön babam dön moduna bağlayarak, Türkiyeyi karışlamak üzereydimki işler yavaşladı bu aralar =) Antep`e gidip tek başına bakırcılar çarşısı ve antep müzelerini fethetmemden mi bahsedeyim; İzmire gidip efendim Müşteri İlişkileri Yönetimi candır kullanalım dedikten sonra Kuşadasına geçip kısa ama sakin bir tatil yapmamdan mı bahsedeyim; Bursada eğitim deyip; bu arada balıkesiri bile, yine CRM çok babadır yaa demek için gittiğimde, gördüğümden mi bahsedeyim...

Benim bitanecik yol arkadaşım tek kız kardeşim Nurşahımın nişanı için Sivas`a gitmem çok özel olduğundan ayrı bir yazı olabilir ancak ama ondan mı bahsedeyim diyerek şurda kısaca bi geçiversin.
Bayramda Samsun derken 8 ayda 8 farklı yer yapmış olduğumu şuan farkettim =)


Evet üstteki bölüm taaa nurumun nişanından sonra (eylül 2012) yazılmış ooo o zamandır da dokunulmamış =)
Nasıl mı gördüm?

Morfistan denilen kızın yeni yazdığı blog yazısıyla gaza gelip, bloğumu açmamla tabiki,
Geçen sene de o gaza getirmiş beni annnaaaa! =)

 :*

6 Kasım 2011 Pazar

odama gideyim ben bari

çok unutkanım bu aralar. neyi nereye koydum, kim bana ne anlattı, annem çarşıya giderken ne tembih etti, fasulyenin mi altı kapatılacaktı çorbanın mı, ehliyetimi nereye koydum, ne istiyordum, amacım neydi, internet bankacılığı şifremi hatırlayan var mı, en çok hangi şarkıyı severdim, bu ve bunun gibi onlarca şey unutkanlık girdabına beni yaka paça çekiyor.
insan birşeyleri unutmak istediği zaman seçim yapamıor galiba, tek bir seçim var "select all" ...
sonra herşeyi düşünmekten vazgeçip yine pes edip siyahlarına, odana dönüorsun...


13 Eylül 2011 Salı

Bazen Düşünüyorum da...


Bazen düşünüyorum da şuraya 3 kişi okicak die yazı yazıosun kızım deli misin nesin diorum ama sonra düşünüyorumki ben o 3 kişiyi seviyorum.
Evet beni merak eden ne yazmış deli kız die bakan o her 3 kişiyi ben seviyorum ve bence onlar da beni sevio diorum ve benim biricik 3 kişilerim için yazasım gelio arada =)
Evet bazen düşünüorum çünkü her zaman düşünürsem migrenim tutuo, ki bilenler bilir dünyanın en çekilmez insanı oluorum migrenim devredeyken..
Bazen düşünüorum da insan çok yalnız bişi bence..Mesela benim panpişlerim yok 3 kişilerim var.. Benim yazılarım altında en fazla 3 yorum var.. ve ben programlara çıkamıorum mini eteklerimle..
Hayat yorucu ve gereksiz gelio bana bazen düşündüğümde..o yüzden bazen de düşünmemeyi tercih ediorum ben =/

8 Ağustos 2011 Pazartesi

afgan lokantasında fasting

aman yarabbi kim derdiki iki ispanyol bir ukraynalı sedanın aklına uyacak oruç tutacak, amigo olup heryerde fastiiiinnngggg(fasting oruçmuş burda örendik öğrettik :)) die slogan atacak. valla kafa yapma diince akla ben geldiğime göre yaptım oldu =)
yok efendim şunu yiyebilio musun, bunu içebilio musun, sex yapabilio musun, sigara içebilio musun, öpüşebilio musun, sakız çiğneyebilio musun........seda sayanla sabah sabah oldum resmen =) çatpat işte fakirleri düşünmek için, onların durumunu anlamak için, kendini power yapabilmek için falan deyince gözleri ışıldıo da; hocam oruçken ağzımızı çalkalayabilir miyiz demiolar allahtan =D
hasılı kelam (böyleydi heralde) bir günlük yabancı fasting günü başladı. öğlene kadar iyi misin aç mısın sen iyi misin sen aç mısın sen susadın mı yok sen susadın mı soruları eşliğinde ders işledik. tabi sevgili hocamız wendy kendine gelen vahiyle; "i thing u should drink water" dierek günün anlam ve önemini belirten konuşmayı yapmış oldu.
öğlen herkesler evlerine uyumaya dağıldı derken akşam oldu veee okulun önünde buluşuldu.. iki kişi bir araya gelse patlama oluyooorrr eller tek yumruk havada fastiiiiinnnggggg die bağrışlar oluyor. arap arkadaşlarımızın oruçluyken müzik yasak oynamak yasak fetvalarına; bunlar arap kültürü boşverin siz dierek başka fetvayla garibanların kafasını iyice karıştırdık..

arap arkadaşlarımızın tavsiyesi üzerine bir afgan lokantasına gittik. türkiyede beni kimse öyle bi lokantanın içine sokamaz ama gelmişken deneyelim artık die surat beş karış girdik..içerisi eğlenceliydi de allahtan sonra düzeldi suratımız =)




paco, viki ve marianın o kaça bu kaça soruları çok fazla olunca petrol zengini bir arap çıkıp tamam önemli değil siz istediğinizi söyleyin dediği an kararsız kalan bizler, siz ne tavsiye ediosanız bize uyar diyerek topu araplara attık ve geri kalan herşey şokla geçti. o ne sofraydı öyle aman yarabbi!! sabahtan beri aç olmanın verdiği yorgunluk şimdi yerini sabırsızlığa bırakıyordu.. biran önce, gelen tuhaf görünümlü yemeklerin hepsinin tadına bakmak, hepsini yemek bitirmek istiyorduk..değişik değişik kebaplar, pilavlar, tuhaf kokulu içecekler, hayatımda görmediğim karışıklıkta çorbalar, hurmalar, meyve salataları, börekler, salatalar =)

bu mükemmel sofra bizi bizden aldı. herkes yemeğe başladı fakat biz sayın diyanetimizin saatini bekledik fotoğraf çekerek oyalanıomuş izlenimi vererek.. yemeğe başladım veeee....
çorbayı yarıda bıraktım kebabı gelen içecekle yiyebilirim sandım ama yanılmışım, çocukken zorla içtiğim şuruplardan hiçbir farkı yoktu. baharattan et tadı gelmeyen kebabı su eşliğinde şekerli pilavı ise kebap eşliğinde yiyebildim. meyve salatasından bir lokma alıp başkasına gönderdim, zira soğukluğu gitmiş sütün içindeki meyveler kendinden geçmişlerdi =) börek belkii dedim ama en sonunda şöyle bir özet çıkardımki bu mutfak karman çorman biton baharatı doldurarak yemek yapma fikrinden oluşuo..ve ben annemin yemeklerini özlediiiimm =)

lokantadan çıktıktan sonra, siyah mahallesine düşmüş beyaz hatun gibi hissettik birden kendimizi..herkes birbirine sarılıo, selam verio, bağrışıo, öpüşüo...aman allahım burası bildiğin arap mahallesiydi..ilk önce biran önce kaçmayı düşündük ama sonra okadar eğlenceli bir hal aldıki olaya bizim ve pek burnu havada ingiliz ırkımızdan bir bireyin katılmasıyla ramazan kutlamalarını bournemothta başlatmış olduk...ve işte fasting çığlıklarıyla videomuz =) :

evet biliorum hayat bize güzel =)

6 Ağustos 2011 Cumartesi

başlık yok

sevgili sacit, sen şuan benden yaklaşık olarak 3 kilometre uzakta, yeni arkadaşlarınla ingilizce konuşmaya çalışıyosun. kendini bu kadar kasma tatlım. onlar spanish, anca yorulduğunla kalırsın. hatta geriye gitmesen iyi. çok uzatmayayım.. bloğunu başarıyla kirlettiğimi düşünüyorum.
not: sevgili blog okurları. sacitin anlattığı olaylardaki kahramanlar gerçek, ama olayların çoğu kurgudur.. bunu aklınızdan çıkarmayınız.. sevgilerimle
şakufe :D

21 Temmuz 2011 Perşembe

i am an alien

Sabah tatlı uykumdan yatağıma zıplayan bir kurbaa tarafından uyandırıldım..sabah sabah iki sedanın arasına girip dilek tutası gelmiş işte. hemen kalkıp hazırlanıp çıkmamızı buyurdu bize kurulduğu yatağımdan. gezilecek çok yer varmış güya..
neyse tamam dedik, büyüktür dedik, ev sahibesidir dedik; kalktık başladık hazırlanmaya.. biz içeriye gidene kadar tuğba hatun döktürmüş bize yine mükemmel bir kahvaltı =)  yedik içtik dedik kalksak ayıp olur mu?, yok olmaz dedi kalktık çıktık gezmeceye..
london eye varmış meşhur mu meşhur, gittik oraya kalabalıklaştık orda, oturduk çimlere dönme dolabı izlemeye başladık..zaman sıkıntısından binmedik, cedricle bineriz die düşünerek yola koyulduk..
az bişi yürüdük saçma sapan oyun oynayan adamların hilelerini çözmeye gayret ettik başarısız olunca sallamadık derken; v for vendettadan bildiğimiz palace of westminster karşımızda tüm görkemiyle..aman saat çıksın şurdan foto çekelim, aman burdan bi de, aman sen de gel sen de git derken bi baktıkki yanından ayrılmışız hemencecik..
açlık boy gösterince de ingilteredeki hayatımızın kurtarıcısı olacak marks & spencerı keşfettik tubitocuk sayesinde..aman o ne demek, aman bu ne demek derken sözlük elimizde sandiviçlerimizi aldık kurulduk bi parka (malum her yer yeşil, her yer park) başladık tıkınmaya.
sözde akşam bournemoutha geçecek olan biz bir garip 2 öğrenci çoktaaan okul asmaya karar verip gece için hazırlanmaya başlamıştık..zıplaya hoplaya fotoğraflar çekinerek sonunda tubitonun en sevdiği puba(..........) gittik. azcık dolanalım etrafta dedik bardaktan boşanırcasına yağmura yakalanıp geri döndük (bu 3 ay boyunca başımıza onlarca kez gelecek bişi olacağını sonradan anlayacaktık =)). gece eve geldik miss gibi uyuduk...
sabah geceden bilet fiyatlarını öğrendiğimiz istasyona geldik, güzelce sıraya girdik, bekledik, sıra bize geldi derkeeennn!!!! geceden 22£ olan bilet fiyatını 45£ per person dedikleri anda şokla sıradan ayrıldık..yapıcak hiç bişiin olmadığını anlayıncada 2 saatlik yol için kişi başı 120TL bayılıp yola koyulduk vee bournemouth yolları taştan seda gelior uzaktan dierek sandiviçlerimizi(marks&spencer sağolsun) yemeye başladık =)









15 Temmuz 2011 Cuma

kırmızı ruj yeşil oje londra

uzuuunn uğraşlar sonunda kendimi caanım ülkemin(!) kırmızı çizgilerinden dışarıya kırmızı rujumu sürerek attım.
bu dışarıya atılma sürecimde babamın, annemim, kardeşimin ve ruhu şad olsun anneannemin çok büyük payı var. ve tabiki benim 5 ton ağırlığındaki (artık eski) valizimi taşıyan sevgili kuzenlerim cedric ve ömerciğin, sabahın köründe sıcak yatağından kalkıp gelen sadinin ve ve o yatağa uyurum korkusuyla hiç girmeyen havaalanı sandalyelerinde kestiren başarcığımın paylarını da unutmamak lazım... onlar çabuk die tutturmasaydı, makyaj yapmaya artık bir son vermemi söylemeseydi, sırt çantamı tek eliyle kaldırıp pul almaya koşarak gitmemi sağlamasaydı ben o uçağı kaçırırdım =)
uçakta türkis eirlayns farkıyla rahatımıza diyecek yoktu. amma velakin indikten sonraki kontrol sırası ve mülteci muamelesi görmek felaketti. fakat kontrolde ingiltereye daha yeni girmenin verdiği sıkıntıyı mükemmel ingilizcemle biranda yendim. öğrenci olarak mı geldiniz sorusuna "yeeessss" ve ingilizce kursu için mi sorusuna da verdiğim "yeeeesss" cevaplarıyla artık önümdeki tüm engeller ve korkular kalkmıştı =D
o kocaman çöp valizle uzun bir yolculuğa çıktık bizi almaya gelen fıstıkla. eve gittiğimizde mükemmel bir sofra vee güzeell bir uyku derken londrada olmak ve dışarı çıkmak aklıma dahi gelmedi. tubişim ama ama puba gidelim ona gidelim buna gidelim derken ben bi gözüm açık bi gözüm kapalı ona bakıp uyumaya devam ettim =)
.....................